Tyler, The Creator’dan Çarpıcı Eleştiri

Sanat ve sanatçıların durumunu her daim koruma ve savunma görevi taşıyan Tyler, The Creator, çağımızın en popüler kültür fenomenlerinden biri olarak biliniyor. Ancak bu kez onun eleştirilerinin hedefinde, müziğin ticarileşmesi ve sanatçıların bu süreçteki rolleri var. Tyler, The Creator, rap dünyasındaki mevcut trendlere ve özellikle sanatçı röportajlarının giderek tek düze bir formata büründüğüne dikkat çekiyor. Sosyal medya ve eğlence endüstrisinin iç içe geçtiği bu dönemde, onun gözlemi oldukça çarpıcı.

Complex‘in “Sneaker Alışverişi” ve “Hot Ones” gibi popüler serileri, ünlülerin sıradan ve eğlenceli yönlerini gösterirken, Tyler bu tarz içeriklerin sanatçıların asıl mesajlarından dikkati çektiğini iddia ediyor. Müzik dünyasının, tavuk kanatları yiyerek veya yeni spor ayakkabı koleksiyonlarını sergileyerek geçen saatlerle dolu olduğunu söyleyen Tyler, asıl odaklanılması gereken şeyin müziğin kendisi olduğunu vurguluyor.

O, sanatçıların daha anlamlı ve içerikli röportajlar yapmaları gerektiğini, böylece eserlerinin arkasındaki düşünceleri ve duyguları daha iyi aktarabileceklerini savunuyor. Billboard listelerine girmeden önce, bir albümün her bir parçasının neden var olduğunu, ne anlattığını ve sanatçının bu eserler aracılığıyla neyi ifade etmeye çalıştığını konuşmaları gerektiğini belirtiyor.

Tyler‘ın bu söylemleri, rap müziğin kalitesi üzerine tartışan diğer isimlerden ayrı bir noktada duruyor. Lil Yachty‘den Xzibit‘e kadar birçok sanatçı rap‘in mevcut durumundan şikayetçi olsa da, Tyler‘ın vurgusu, kaliteden ziyade tanıtım ve ifade yöntemlerinin geliştirilmesi üzerine. Ona göre, rapçilerin müziği daha etkili bir şekilde tanıtması ve anlatması gerekiyor.

Son olarak, Tyler, The Creator‘ın “Hot Ones” programının sunucusu Sean Evans‘a, viral olan röportaj klibinde gösteriyi eleştirdiği için bir nevi özür niteliğinde zeytin dalı uzatması, onun eleştirilerinin kişisel olmadığını, daha geniş bir perspektiften endüstriyi eleştirdiğini gösteriyor. Sanatçının bu çıkışı, müzik ve popüler kültürün iç içe geçtiği bir dönemde, sanatın özüne ve derinliğine dönüş yapmanın önemini bir kez daha hatırlatıyor.