Ezhel’in “Müptezhel” Albümü 8 Yaşında
Substret’ten herkese selamlar. Herkese keyifli hafta sonları diliyoruz.
8 sene önce bugün, Türkçe rap’in gidişatını değiştiren, sınırlarını genişleten ve bugünden geriye bakıldığında türün dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen Ezhel’in “Müptezhel” albümü yayınlandı. 25 Mayıs 2017 tarihinde dinleyiciyle buluşan bu albüm, çıktığı gün itibarıyla hem müzikal içeriği hem de sunum şekliyle büyük bir etki yaratmayı başardı. Yayınlandığı andan itibaren yalnızca Ezhel’in kariyerinde değil, Türkçe rap’in genel çizgisinde de yepyeni bir kapı aralandı.

Albüm, sözleriyle, sound’uyla ve klip estetiğiyle o güne kadar alışılmış Türkçe rap dinamiğini kırdı. Özellikle “Geceler” adlı şarkı, albüm çıkar çıkmaz en dikkat çeken parça oldu. Arabalardan, sokakların atmosferinden, insanların kulaklıklarından uzun süre eksik olmadı. Parça, hem duygusal yoğunluğu hem de prodüksiyon kalitesiyle dinleyicide kalıcı bir etki bıraktı. Nitekim bugün bile hâlâ playlist’lerdeki varlığını koruyor ve Ezhel’in diskografisindeki en çok dinlenen şarkı olma ünvanını taşıyor.
Ezhel’in “Müptezhel” albümü sadece bir müzik projesi değil; dönemin şartları göz önüne alındığında, rap kültürüne yeni bir yön verme iradesi taşıyan, yerel ile evrensel arasında dengeli bir köprü kurmaya çalışan, içeriğiyle olduğu kadar görsel diliyle de sınırları zorlayan bir işti. Ezhel, albüm çıkmadan önce sosyal medya hesaplarından 12 parçalık albümün kapağını 12’ye bölerek her bir parçanın ne anlattığını ve neyi temsil ettiğini tek tek paylaşmıştı. Bu tanıtım şekli, o dönemde Türkçe rap’te neredeyse hiç görülmemiş bir stratejiydi. Dinleyiciye hem merak uyandıran hem de her parçanın kendi başına bir hikâyeyi taşıdığı mesajını veren bu detay, albümün döneminde ve sonrasında fark yaratmasına katkı sağladı.

Albümün en dikkat çeken yönlerinden biri de storytelling, yani hikâye anlatıcılığı oldu. Ezhel’in parçaları, sadece dinlenmek için değil; yaşamak, hissetmek ve içselleştirmek için üretildi. “Şehrimin Tadı”, “Derman”, “Geceler”, “Bazen” gibi parçalar, dinleyiciye sadece bir atmosfer değil, bir hissiyat sundu. Özellikle “Bazen” ve “Geceler” gibi parçaların beat seçimleri, vokal tonlaması ve lirikal derinliği, yalnızca rap severlere değil, farklı türlerde müzik dinleyen kitlelere de hitap etti.
İlk başta bu albüm iki ayrı yapı olarak tasarlanmıştı. 8 rap ve 8 reggae parçasından oluşan ayrı iki albüm planlanıyordu. Ancak bu fikir zaman içinde evrildi ve iki tür tek bir potada eritilerek bütünsel bir yapıya dönüştürüldü. Bu dönüşüm, Ezhel’in hem müzikal kimliğini hem de yaratıcılığını tam anlamıyla ortaya koyduğu bir alan yarattı. Albümdeki “radyo–friendly” reggae esintili şarkılarla, sokaktan çıkan ham rap parçaları yan yana durdu ve bu çatışmalı gibi görünen birliktelik aslında projenin ruhunu oluşturdu.

19 Mayıs 2017 tarihinde, yani albümün yayınlanmasından 6 gün önce Ankara Yeni Sahne’de Kargaşa’nın düzenlediği bir konsere katıldık. Ezhel o sahnede dinleyicilerine albümün artık hazır olduğunu ve çok yakında paylaşılacağını duyurmuştu. Konser atmosferi, albümün yaratacağı etkinin bir ön gösterimi gibiydi. Sadece Ezhel değil; Sansar Salvo, Allame, Joker, Tepki, Anıl Piyancı, No.1, Ados, Ceg, Keişan, Lider gibi dönemin önemli rap sanatçıları da o gece sahnedeydi. O geceye dair elimizde bazı görüntüler hafızamızda yer alıyor.

Albümün prodüktörlerinden biri olan Artz, Karya Çandar’ın YouTube kanalındaki bir yayında albümle ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:
“O zamanlar dünyada da böyle bir değişim vardı ve bu değişimler, özellikle sound olarak bizi çok heyecanlandırmıştı. Biz de bunu kendi yaptığımız stilde hem eskiye birazcık sadık kalarak hem de yenileştirerek nasıl bir kompozisyon yaparız diye düşündük. Zaten Ezhel olduğu için o konsept, Ankara vs, o hayat zaten belliydi ve gerçek bir şey vardı ortada. Ezhel’in rap konusunda tek kuralı ‘Keep it real.’ Gerçek tut, yaşamadığın bir şeyi anlatma. Anlatıyorsan da seni bir yere kadar ciddiye alabilirim, üzgünüm.”
Ezhel’in albümle ilgili düşüncelerini kendi sözlerinden dinleyelim:
“Yapmam gerekiyordu. O öyle bir kaldı. Kendimi rahatsız hissetmeye başlamıştım çünkü albüm yok. Diyorum ki ben çıkabilirim rap konserlerine, hani kafa orada ya… Hiç majör bir şey düşünmüyordum. Aslında benim bile rap’e bu kadar inancım yoktu yani. Tek başına bir rap sanatçısı olarak çıkıp Volkswagen Arena’yı dolduracak kadar kendime güvenim yoktu. Vardı da aklıma gelmezdi. Hedefimiz o değildi yani. Küçücük bir deponun bodrumunda ve Dikmen’deki evin salonunda yaptığımız bir şeydi. … Her konuştuğum ortamda “albüm ne zaman” diye soruyorlardı. Bu bende bir baskı oluşturuyordu. İkincisi bende de bir rahatsızlık oluşturdu. Ortada hiçbir şey yok. … Albümün adına bile çok sonradan karar verdim yani. Onuncu şarkı bitmişti. Albüm oluştukça oturdu her şey, yavaş yavaş. Bir şeye de bağlı kalmadık, programımız da yoktu. Yapıp beğenmediğimiz için albüme almadığımız şarkılar da oldu. “Şehrimin Tadı”‘nı albüme koymayacaktık aslında. Ekleyip çıkarttığımız şeyler oldu. Değiştirmek isteyip değiştiremediğim şeyler oldu. Aceleye gelen şeyler.”
(Kaynak: Kazıdım Tırnaklarla kitabı. Sayfa 126) (Bu kısım Genius’tan alınmıştır.)

Bu açıklama aslında albümün felsefesini de özetliyor. “Müptezhel”, sadece bir beat üzerine yazılmış sözlerden ibaret değil; yaşanmışlıkları, şehir hayatının zorluklarını, sokakların diliyle anlatan, özünde oldukça dürüst bir albüm. Ezhel’in “Keep it real” düsturuna bağlı kalarak oluşturduğu bu yapı, dinleyicinin albümle kurduğu bağı daha da güçlendirdi. Bu gerçeklik duygusu, albümün yalnızca popüler değil, aynı zamanda saygı duyulan bir iş olmasını da sağladı.

Albümün yayınlandığı ilk dönemlerde büyük beğeni topladığı kadar, zamanla sert eleştirilerle de karşılaştı. Ezhel, 2018 yılında verdiği bir röportajda bu süreci şu sözlerle ifade etmişti:
Sezen Aksu destek için tweet attıktan sonra benim için bitti her şey. O güne dek sürekli sağa sola bakıyordum, okuyordum. Sercan sen ne yaptın?’ diyordum. Herhalde ben korkunç bir şey yaptım. Artık böyle düşünmüyorum, rahatım.”
Bu sözler, Ezhel’in zamanla albümünün arkasında durmayı başardığını ve yaşadığı içsel çatışmaları aştığını gösteriyor.

Bugün geriye dönüp bakıldığında, “Müptezhel”in yalnızca bir albüm değil, bir kültür anı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’de rap müziğin yükselişi çok aktörlü bir süreçti; farklı şehirlerden, farklı stillerden gelen birçok sanatçının emeğiyle bu noktaya gelindi. Fakat bu kolektif başarıda, “Müptezhel”in rolü çok özel bir yerde duruyor. Albümün tüm prodüksiyon sürecinde Artz ve Bugy gibi yetenekli prodüktörlerin katkısı, Ezhel’in güçlü söz yazarlığı ve sahiciliğiyle birleşti. Ortaya çıkan iş, Türkçe rap’in dijital çağdaki kimliğini oluşturan temel taşlardan biri oldu.

Spotify verilerine göre, “Müptezhel” albümü bugüne dek toplam 632.440.547 kez dinlendi. Bu rakam, albümü Türkçe rap tarihinin en çok dinlenen projeleri arasına sokuyor. Albümün en çok dinlenen parçası ise tahmin edileceği üzere “Geceler.” Bugün hâlâ açılıp dinlenen, paylaşılan, remixlenen bir eser olarak kültürel etkisini sürdürüyor.
“Müptezhel” albümüne yazımızda yer alan Spotify linkinden ulaşabilir, bu kült yapıtı bir kez daha hatırlayabilirsiniz. Keyifli dinlemeler!
Bir yanıt yazın